Paylaş Facebook Facebook Facebook Facebook Facebook
09.06.2014

“lll. Yurtdışı Hizmetleri Konferansı” Sapanca'da başladı…

 


Diyanet İşleri Başkanlığının yurt dışı hizmetlerinin ana esaslarının ele alındığı  “lll. Yurtdışı Hizmetleri Konferansı” Sapanca'da başladı.

‘Ortak Akıl-Hedef-Eylem’ ana teması altında 4 gün sürecek toplantının açılışında konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Diyanet’in yurtdışı hizmetlerinin bir iyilik hareketi olduğunu belirterek, “Bugün yüzü aşkın ülkede 120 noktada temsilcilikleri olan, üç bin sivil toplum örgütüyle çalışan Diyanet İşleri Başkanlığımızın yurtdışı hizmetleri bir iyilik hareketi, barış hareketi ve bilgi hareketidir.” dedi. 

Diyanet’in yurtdışı din hizmetlerinin uluslararası siyasetin kavramlarıyla tanımlanamayacağını belirten Diyanet İşleri Başkanı Görmez’in konuşmasından bazı satır başları şu şekilde;

“Diyanet İşleri Başkanlığının yurtdışı hizmetleri bir iyilik hareketidir…”

Yeryüzünden bütün kötülükleri ortadan kaldırmanın yolu, kötülüklerin üstüne iyilikle gitmektir. Aslında ortak hedefimiz budur. Diyanet İşleri Başkanlığının yurtdışı hizmetlerini bu şekilde izah etmek en doğru yol olsa gerek. Bugün yüzü aşkın ülkede 120 noktada temsilcilikleri olan, üç bin sivil toplum örgütüyle çalışan Diyanet İşleri Başkanlığımızın yurtdışı teşkilatı, yurtdışı hizmetlerini üç kavramla tanıtıyorum. İyilik hareketi, barış hareketi ve bilgi hareketi. 

“Yurtdışı din hizmetlerini bir güç gösterisi olarak görmek bu hizmetlerin hikmetini bilmemekten kaynaklanır…”

Bizim bu hizmetimizi uluslararası siyasetin kavramları ile tanımlamak mümkün değildir. Bugün uluslararası siyaset, özellikle dini kurumların, gönüllü kuruluşların farklı coğrafyalarda yaptıkları hizmetleri ‘softpower’  olarak tarif ediyorlar. Başında ‘soft’ sıfatı olsa dahi bu tür hizmetleri bir güç gösterisi olarak tarif etmek bu hizmetlerin hikmetini bilmemekten kaynaklanır. Bugün gerek Rusya’da gerek Orta Asya cumhuriyetlerinde, Kafkasya’da, Balkanlarda, Baltık cumhuriyetlerinde, Avrupa’da yaşayan millet varlığımızla yaptığımız çalışmalar… Son yıllarda Afrika’nın kırkı aşan ülkesine götürdüğümüz hizmetler… Avrasya İslam Şurası, Afrika Dini Liderler Zirvesi, Latin Amerika Dini Liderler Zirvesi… Bütün bu çalışmalarımızın temel hedefi bir iyilik hareketidir. 

“Diyanet, dünyanın birçok ülkesine hizmet götüren bir kurum olmuştur…”

Diyanet İşleri Başkanlığımızın yurtdışı hizmetlerinin bir hikâyesi vardır. 1960’larda vatandaşlarımız yurtdışına gideceklerdir. Oradaki var oluşlarını, Müslüman kimliklerini korumak için mücadeleye girecektir. Bir rüzgar bizim hocalarımızı, Diyanet İşleri teşkilatını oraya taşıyacaktır. Orada çok güzel bir işbirliği ortaya çıkacaktır. Sonra Sovyetler birliği, Yugoslavya dağılacaktır. Buradaki kardeşlerimiz kapımızı çalacaktır. İkinci kez bu dünyalarda Diyanet yurtdışına hizmet götürecektir.  Son yıllarda Afrika, Uzak Doğu ve Latin Amerika gibi ülkelere Diyanet ulaşmıştır. 

“Diyanet, gittiği ülkelere barış ve birlikte yaşama ahlakını da götürüyor…”

Bu toplantımızda bizim işin bilgi boyutunu konuşmamız gerekiyor. Biz yurtdışı hizmetlerimizi üç kavramla açıklıyoruz. İyilik hareketi, barış hareketi ve bilgi hareketi…

Biz gittiğimiz ülkelere barış götürüyoruz. Birlikte yaşam ahlakını götürüyoruz. Bilgi götürüyoruz. Bu toplantımızda bilgi hareketi üzerinde durmamız gerekiyor. Çünkü yurtiçinde yaptığımız din hizmetleriyle yurtdışında yapacağımız din hizmetleri birbirinden farklıdır. İlahiyat fakültelerimiz müfredatını ve programını yeniden gözden geçirmeleri gerekiyor. Bugün bilhassa dinlerin kadim tarihlerde nasıl ortaya çıktığı, nasıl yaşadığı ve bugün hangi değerleri insanlığa kazandırmak istediğine dair ilahiyat fakültelerinde pek çok dersler verilmektedir. Fakat dinin çağdaş dünyada toplumları nasıl etkilediği üzerinde durmamız gerekiyor. 

“Yurtdışı din hizmetleri için ilahiyat fakültelerinin alması gereken sorumluluklar vardır…”

Yurtdışı din hizmetlerimiz için muhtaç olduğumuz bazı alanlar var. Geniş İslam kültürünü ve aktüel İslam dünyasını öğrencilere anlatan derslerden mahrumuz. İlahiyat fakültelerinin, Müslüman ülkeleri ve buralardaki dini toplulukları ve o ülkelerde önemli etkinlikleri… Gerek İslam dünyasında gerek tüm dünyadaki farklı dini tezahürler… Müslüman azınlık hukuku… Çok dinli ve çok kültürlü toplumda din pedogojisi…  Din ve kültüre dair gelişmeler… Bütün bunları müstakil araştırma alanları olarak seçen ihtisaslaşmalar ve buna uygun merkez ihtisas kütüphaneleri oluşturmaları bizlere katkı sağlayacaktır. 

“Müslüman Azınlıklar ve Topluluklarla Yardımlaşma Vakfı ve Müslüman Azınlıklar ve Topluluklar Enstitüsü kuruldu…”

Dini Sosyal Hizmet Vakfı, senedini, ismini ve yapısını değiştirerek, Müslüman Azınlıklar ve Topluluklarla Yardımlaşma Vakfı’na dönüştü. Ayrıca 29 Mayıs Üniversitesi bünyesinde bir ‘Müslüman Azınlıklar ve Topluluklar Enstitüsü’ kurularak YÖK’e müracaatı yapılmıştır. Burada öğrencilerin ihtisaslaşmaları sağlanacaktır. Göç ve dine dair karşılaştırmalı çalışmalara şiddetle ihtiyaç vardır. Ülke ve bölgelere göre din-toplum ve din-devlet ilişkilerini müstakil olarak ele almaya ihtiyacımız var. 

“Din Özgürlükleri Raporu periyodik şekilde hazırlanacak…”

Dış İlişkiler Genel Müdürlüğümüz bundan sonra periyodik olarak Din Özgürlükleri Raporu hazırlayacaktır. Rapor şu başlıklar altında hazırlanacaktır, Uygulamalarla din özgürlükleri ihlalleri ve Müslümanların karşılaştıkları sorunlar… İbadethanelere yönelik işlenen nefret suçları… Kılık kıyafet alanında din ve vicdan özgürlüğü ihlalleri… Eğitim alanıyla ilgili din özgürlüğü kısıtlamaları… Helal kesim konusunda din özgürlüğü kısıtlamaları… Hukuk alanında ayrımcı uygulamalar… Belediyelerde ayrımcı uygulamalar… İstihdam konusunda ve yabancı düşmanlığı konusundaki ayrımcı uygulamalar… Medya ve Siyaset alanlarındaki İslamofobia… 


Bu çalışmaları bu başlıklar altında her ülkede yaşanan hadiseleri Dış İlişkiler Genel Müdürlüğümüz bundan sonra rapor haline getirecek ve farklı dillere tercüme ederek dünyadaki benzer kuruluşlarla paylaşacaktır. Hazırlanan elimizdeki rapor içinde İngiltere, Hollanda, İsveç ve muhtelif yerlerde yaşanan sıkıntılar ele alınmıştır. 


Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler…

“Diyanet, yurt dışında icra ettiği faaliyetleriyle ülkemizin dış politikasına katkılar sunan önemli bir güç unsuru haline gelmiştir…”

Ülkemiz bugün gelinen noktada bütün projelerini küresel ölçekte düşünmek zorundadır. Diyanet İşleri Başkanlığı da dünyanın her bölgesinde yurtdışı hizmeti veren bir kurumdur. Diyanet işleri başkanlığı sizlerin aracılığıyla yurt dışında icra ettiği faaliyetleriyle ülkemizin dış politikasına muazzam katkılar sunan önemli bir yumuşak güç unsuru haline gelmiştir. Büyük bir dönüşüm geçiren küresel sistemde; oyunun kuralları, taktikleri ve aktörleri de aynı hızla değişmektedir. Yeni bakış açıları ve işbirliği modelleri gelişirken farklı anlayışlar ortaya çıkmakta; yeni sorunlara farklı yöntemlerle kalıcı çözümler üretilmesi gerekmektedir. Ülkeler bu dönüşüme uyum sağlamaya çalışırken, yumuşak güç kavramı, en stratejik yöntemlerden biri olarak günden güne önem kazanmaktadır. Dolayısıyla bu görevi icra eden sizler, söz konusu hizmetleri etkileyebilecek siyasî, sosyal, ekonomik ve teknolojik pek çok değişim ve gelişmeyi de yakinen bilmek ve takip etmek durumundasınız.

“Bizim medeniyetimiz, bizim kültürümüz bir barış kültürüdür…”

Bizim medeniyetimiz, bizim kültürümüz bir barış kültürüdür. Son dönemlerde, özellikle 11 Eylül sonrasında İslam’ı terörle ya da aşırılıkla özdeşleştirmeye çalışanlar Diyanet İşleri Başkanlığının ortaya koyduğu hizmetlerin sonuçlarını gördüklerinde ne kadar vahim bir hata yaptıklarını fark edeceklerdir. 11 Eylül 2001’de Amerika’da yaşanan terör saldırısı sonrasında Batı’da İslâm korkusu olarak ifade edebileceğimiz İslamofobia diye bir hastalık zuhur etti. Bu korku neticesinde olumsuz bir Müslüman ve Hz. Muhammed imajı oluşturuldu. Ayrıca ayrımcılık, ötekileştirme ve ırkçılık bütün yönleriyle siyaset kurumlarına kadar sirayet etti. Öte yandan entegrasyon kavramı da salt bir güvenlik problemi olarak ele alınmaya başlandı. Asimilasyon politikaları başvurulan bir yol ve yöntem olarak açıkça ortaya çıkmaya başladı . Medeniyetler çatışması gündeme getirildi. Oysa Küreselleşen dünyada farklıkları reddeden, yakınlıklara kuşkuyla bakan, fanatik yaklaşımlar değil; mutlaka ve mutlaka barış, bir arada yaşama ve dayanışma kazanacaktır. Nihayetinde medeniyetlerin çatışması tezi değil, ittifakı dünyaya hâkim olacaktır. Biz buna inanıyor ve bunun için gayret sarf ediyoruz.

“Bugün İslam dünyası mezhep kavgaları ile geri kalmışlığın pençesine itilmeye çalışılmaktadır…”

Yine yakın coğrafyamızda mezhep farklılıkları üzerinden Müslümanı Müslümana düşürüp kırdırmaya çalışanlar, din farklılıkları üzerinden asırlarca aynı sokağı, aynı şehri, aynı mahalleyi paylaşmış Müslümanları, Hristiyanları, Sünnileri, Şiileri, Nusayrileri birbirinden ayırmaya çalışmaktadır. Bugün İslam dünyası, meydana getirilmeye çalışılan mezhep kavgaları ile zulüm, savaş, çatışma, insan hakları ihlâlleri, cinayetler, terör, ekonomik sıkıntılar, fakirlik, cehalet ve geri kalmışlığın pençesine itilmeye çalışılmaktadır.