Paylaş Facebook Facebook Facebook Facebook Facebook
11.09.2018

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, “Kur’an ve sünnet birlikteliğinden taviz vermeyiniz”

Uluslararası İlahiyat Programı’na 2018-2019 Akademik Yılında kayıt hakkı kazanan öğrencilerle bir araya gelen Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Kur’an ve sünnet birlikteliğinden taviz vermeyiniz” tavsiyesinde bulundu.​

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Uluslararası İlahiyat Programı’na 2018-2019 Akademik Yılında kayıt hakkı kazanan öğrencilerle Türkiye Diyanet Vakfı Kocatepe Konferans Salonu’nda bir araya geldi.

Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden gelen öğrenciler için düzenlenen oryantasyon programında konuşan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, “Sizler geleceğimizin teminatı, ümmetin ve insanlığın umut nesli olacaksınız inşallah. Bu açıdan şu anda Türkiye’de başlayacağınız ilahiyat eğitiminin daha ilk adımında insanlığın ve ümmetin umudunun nesli ile bir arada olmanın mutluluğunu, huzurunu ve bahtiyarlığını yaşıyorum” dedi.

Başkan Erbaş, Uluslararası İlahiyat Programının (UİP) Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfının en büyük projelerinden birisi olduğunu söyledi. 

Müslümanın düşünce ve ahlakının iki büyük ve önemli boyutunun olduğunu ifade eden Başkan Erbaş, şöyle devam etti:

“Bunlardan birincisi, yaratana yani Allah’a itaat ve teslimiyettir. Müslüman Allah'a mutlaka itaat, teslimiyet gösteren insan demektir. İkincisi de Müslüman, yaratılana yani can taşıyan her varlığa karşı şefkat ve merhamet gösteren insan demektir. Zira insan sorumluluk sahibi bir varlıktır. İnsanın kendine, Rabbine, ailesine, çevresine, topluma ve tabiata karşı sorumlulukları vardır.”

“İslam medeniyeti, bir arada yaşamanın en güzel örnekleriyle doludur”

Başkan Erbaş, İslam medeniyetinin iki önemli kaynağının Kur’an ve sünnet olduğuna dikkat çekerek, “Kur’an-ı Kerim ve sünnetin izinde kurulan İslam medeniyeti, merhametin, güzel ahlakın, bir arada yaşamanın en güzel örnekleriyle doludur” dedi.

Müslümanlar tarih boyunca Endülüs'ten Mezopotamya'ya, Osmanlı'dan Afrika'ya hâkim oldukları coğrafyalarda ve dönemlerde hukukun ve adaletin teminatı olduklarını hatırlatan Başkan Erbaş, “Din, dil, ırk, renk ayrımı yapmaksızın herkesin temel hak ve özgürlüklerini dokunulmaz kabul etmişler, yaratana itaat ve yaratılana merhamet ahlakının en güzel örneklerini sunmuşlardır. Esasında bugün insanlığın en büyük sorunu, bu ahlak ve hukuku ihmal etmesi, hatta kaybetmesidir” diye konuştu.

Başkan Erbaş, yaşanan savaşların, kaosların, bireysel ve küresel krizlerin temelinde insanın kendine yabancılaşması, yaratılış gayesini unutması, Rabbine kayıtsız kalmasının olduğunu belirterek, dünyayı, kaybettiği ve muhtaç olduğu değerlerle buluşturmanın Müslümanın iman ve kulluk sorumluluğu olduğunu kaydetti. 

“Peygamber Efendimize en çok yardımcı olanlar gençlerdi”

“Elbette daha güzel bir hayat ve dünyanın inşası için siz gençlerimizin hayalleri, çalışmaları ve gayretleri de oldukça önemlidir” diyen Başkan Erbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Nitekim Peygamber Efendimiz Mekke’de bir cahiliye toplumundan dünyanın en güzel dönemini inşa ederken bunu kendisine inanan bir avuç genç Müslüman ile beraber yapmıştır. Peygamber Efendimize en çok yardımcı olanlar gençlerdi. Hz. Ali 10 yaşında Efendimizin yanında yer aldı. Zeyd b. Hârise 15 yaşından itibaren Peygamber Efendimizin yanında yer aldı. Abdullah b. Mes’ud ve Zübeyr b. Avvam 16, Talha b. Ubeydullah, Abdurrahman b. Avf, Erkam b. Ebi’l-Erkam ve Sa’d b. Ebî Vakkas 17, Mus’ab b. Umeyr 18-20, Câfer b. Ebî Tâlib 22 yaşında Peygamber Efendimize iman ederek İslam için çalıştılar ve müşriklerle mücadele ettiler. Mekke’nin azılı müşrikleri ile Ebu Cehillerle, Ebu Leheblerle mücadele ettiler.”

Başkan Erbaş, konuşmasında öğrencilere şu önemli tavsiyelerde bulundu:

“Peygamber Efendimizin hayatını mutlaka okumalısınız”

Peygamber Efendimizin hayatını mutlaka okumalısınız. Onun hayatını bütün yönleriyle en güzel şekilde öğrenmeye ve yaşamaya muhtacız. Zira o tanınmadan, dostluk, vefa bilinemez. O anlaşılmadan paylaşma, kardeşlik, başkasına değer verme, herkesin iyiliğini isteme anlaşılamaz. O tanınmadan cesaret, merhamet kavramları anlaşılamaz.

“Sağlam bir inanca sahip olmalısınız”

Sağlam bir inanca sahip olmalısınız. İnancı olmayanın geleceği yoktur. İnancınızı sahih bilgiler üzerine bina etmelisiniz. İlahiyat Fakültesinde de bunu gerçekleştireceğiz, Kur’an ve sünnet çizgisinde, Kur’an-ı Kerim’i ve sünneti her zaman birlikte düşünerek, öğrenerek ve yaşayarak bir eğitim. Kur’an ve sünnet birlikteliğinden taviz vermeyeceksiniz.

İslam’ın şefkat, merhamet, hakkaniyet, güzel ahlak ve bir arada yaşama ilkelerini bilmeliyiz. Bu ilkeler üzerine kurulan medeniyetimizi tanımalıyız. Zira Rabbimiz, vahyini “oku” emriyle başlatmıştır. Diğer yandan ibadetleri asla ihmal etmeyin. Sizleri güçlü kılacak ve koruyacak en büyük nimet ibadetleriniz olacaktır.

“Büyük bir ideale sahip olmalısınız”

Büyük bir ideale sahip olmalısınız. İnsanın değeri peşinden gittiği şeyle ölçülür. İnsan ideali kadardır. Biz bu değeri kişinin kendisiyle, Yaratanla, ailesiyle, toplumla, dünya ile çevreyle ilişkisinden hareketle ölçeriz. İdealiniz sadece kendinizle ilgili olmasın. Milletinize ve insanlığa hizmet etmeyi de idealinize dâhil ediniz. Hangi mesleğe sahip olmayı hedeflerseniz hedefleyin ama o mesleği aynı zamanda topluma ve insanlığa hizmet için yapma gayeniz de mutlaka olmalıdır.

“Köklü bir bilgiye ve mefkûreye sahip olmalısınız”

Köklü bir bilgiye ve mefkûreye sahip olmalısınız. Bilgiye sahip olanlar dünyayı yönetir. Bilgi en büyük güçtür. Bilgi, iyilik için kullanılırsa insanlığa hizmete, hukuk ve ahlak tanımayan insanların elinde ise insanlık için felakete dönüşür. Bugün geri kalmış, kavga, fitne ve işgal kıskacında zor süreçler yaşayan toplumlara baktığımızda bilgiyi ihmal eden ülkeler olduklarını görmekteyiz.

Bilgi üretmeyenler, üretilen bilginin takipçisi hatta mahkûmu olurlar. 

“Güzel bir ahlaka sahip olmalısınız”

Güzel bir ahlaka sahip olmalısınız. Gencin süsü güzel ahlakıdır. En küçük davranışlarınızda bile, edep, nezaket ve zarafet olsun. Peygamber Efendimiz Müslümanı “elinden ve dilinden diğer insanların emin olduğu kimse” olarak tanımlamaktadır. Yine Sevgili Peygamberimiz, “kendisi için istediğini mü’min kardeşi için de istemeyi, kendisinin hoşlanmadığı bir şeyi kimseye reva görmemeyi” imanın ölçüsü olarak bizlere öğretmektedir. 

Irkını, sülalesini, rengini, coğrafyasını seçmek kimsenin elinde değildir. Ama ahlakını herkes kendisi tercih edebilir. Onun için Allah katında değerli olan ölçü “takva”dır.

Bütün imkânlarınızla bildiğiniz ve yaşadığınız güzelliklerin hayata taşınması için gayret edeceğiz. İyiliklerin çoğalması ve kötülüklerin azalması için çalışacağız. Eğer bizim şu dünyada iyiliklerin çoğalmasında, kötülüklerin azalmasında katkımız olursa ne mutlu bize. Faydalı çalışmalara katılın ve destek olun.

Konuşmasının sonunda öğrencileri UİP’i tercihlerinden dolayı tebrik ederek, başarılar dileyen Başkan Erbaş, öğrencilerle hatıra fotoğrafı çektirdi.​​