Paylaş Facebook Facebook Facebook Facebook Facebook
21.10.2020

Cumhurbaşkanı Erdoğan; “İslam'ın yükselişinden rahatsız olanlar, dinimize saldırmaktadır.”

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen İİT Üye Ülkeleri Diyanet İşleri Bakanları, Başmüftüleri İstişare Toplantısı’na video mesaj gönderen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İslam'ın yükselişinden rahatsız olanlar, bizzat kendilerinin sebep olduğu krizleri

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Üye Ülkeleri Diyanet İşleri Bakanları, Başmüftüleri İstişare Toplantısı video konferans sistemi ile gerçekleştirildi.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın açılış konuşmasını yaptığı toplantıda, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gönderdiği video mesaj yayınlandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gönderdiği video mesajda, “İslam'ın yükselişinden rahatsız olanlar, bizzat kendilerinin sebep olduğu krizleri öne sürerek, dinimize saldırmaktadır. İslam ve Müslüman karşıtı söylemler, günümüzde Batılı siyasetçilerin başarısızlıklarını örtmek için başvurdukları en kullanışlı aparatlardır. Yakın zamanda gündeme getirilen 'Fransız İslam'ı', 'Avrupa İslam'ı', 'Avusturya İslam'ı' gibi kavramlar, bunun en son örnekleridir” dedi.

Dünyanın tamamını etkileyen koronavirüs salgını sebebiyle bu sene toplantıların dijital platformlar vasıtasıyla gerçekleştirildiğine değinen Erdoğan, “Bu vesileyle salgında hayatını kaybeden kardeşlerime Allah'tan rahmet, hastalarımıza acil şifalar temenni ediyorum. Mevla'dan bizi ve tüm insanlığı bu virüs musibetinden bir an önce kurtarmasını niyaz ediyorum” ifadelerine yer verdi.

Erdoğan, videokonferans yoluyla da olsa İslam dünyasının alimleriyle bir araya gelmekten bahtiyarlık duyduğunu dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bu anlamlı toplantının icrasında görev alan herkese teşekkür ediyor, istişarelerimizin ülkelerimiz, İslam ümmeti ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Rabbimiz, hayat rehberimiz Kur'an-ı Kerim'de, 'Onların işleri aralarında şura iledir.' buyuruyor. Peygamber Efendimiz ise bir hadis-i şeriflerinde, 'Allah istişareyi ümmetim için bir rahmet kıldı.' diyor. İçinden geçtiğimiz bu sancılı ve imtihanlarla dolu dönemde, Müslümanlar olarak birbirimizi daha fazla dinlememiz, daha sık fikir alışverişinde bulunmamız gerektiğine inanıyorum. Bu tarz toplantılar, birbirimizi daha iyi anlamamıza imkan vermenin yanı sıra meselelerimizi özgürce konuştuğumuz çok kıymetli platformlardır. Bilhassa inancımızda 'Peygamberlerin varisleri' olarak tavsif edilen siz alimlerimizin bir araya gelmesi, görüş teatisinde bulunması çok önemlidir. Görüş ayrılıklarımızı bir yana bırakıp, çeşitli zeminlerde istişare kültürünü yaygınlaştırdığımız ölçüde sıkıntılarımıza çözüm üretebiliriz.”

Farklılıklardan ziyade ortak noktalara, ortak meselelere yoğunlaşıldığı müddetçe sorunların üstesinden gelinebileceğini belirten Erdoğan, katılımcılara şöyle seslendi:

“'Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır.' ikazına uygun şekilde saflarımızı sıklaştırdığımız, birbirimize kenetlendiğimiz sürece dünya ve ahiret saadetine kavuşabiliriz. Buradaki her bir kardeşimin tecrübesinin, tavsiye, tespit ve eleştirilerinin, şahsım başta olmak üzere Türkiye'deki tüm dostlarınız için çok değerli olduğunu özellikle belirtmek istiyorum. Sizlerden omuzlarınızda taşıdığınız yükün ağırlığıyla mütenasip olarak, yolumuzu ve ufkumuzu aydınlatan, cihanşümul kardeşliğimizi güçlendiren kararlara imza atmanızı istirham ediyorum.”

“Irkçılık, kavmiyetçilik, mezhepçilik ve terör fitnesi, İslam alemini içeriden çökerten sorunlar haline gelmiştir”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Müslümanların terörden açlığa, cehaletten gelir adaletsizliğine, iç kavgalardan tefrikaya pek çok çetrefil sorunla yüzleştiğine işaret ederek, şunları söyledi:

"Yemen'den Suriye'ye, Afganistan'dan Libya'ya gönül coğrafyamızın birçok bölgesinde maalesef kan, gözyaşı ve istikrarsızlık kol geziyor. Asırlar boyunca insanlığa ışık tutan ilim, hikmet ve barışla anılan kadim İslam beldelerinden, bugün ne yazık ki feryatlar yükseliyor. Dünya genelinde her gün ortalama bin Müslüman kardeşimizi teröre veya şiddete kurban veriyoruz. Bilhassa ırkçılık, kavmiyetçilik, mezhepçilik ve terör fitnesi, İslam alemini içeriden çökerten sorunlar haline gelmiştir. Ölenin de öldürenin de 'Allah-u Ekber' dediği bir tabloyu bizim kabul etmemiz, içimize sindirmemiz asla mümkün değildir. 'Haksız yere bir insanı öldürmeyi tüm insanlığı öldürmek' olarak kabul eden bir dinin mensupları katliam yapmaz, yapamaz. Peygamber Efendimiz bir Müslümanın nasıl olması gerektiğini tanımlarken 'Müslüman, diğer Müslümanların dilinden ve elinden selamette olduğu kişidir' diyerek, gayet net sınırlar çizmiştir.

Şayet bugün Müslümanlar kardeş kavgasına tutuşmuşsa bunun sebebi Veda Hutbesi'ndeki 'Benden sonra küfre ve sapkınlığa düşüp birbirinizin boynunu vurmayın.' emrine riayet edilmemesidir. Şayet bugün Müslümanlar Irak'tan Yemen'e etnik ve mezhep temelli kavgalarla tüm enerjilerini tüketiyorsa bunun en büyük nedeni Efendimizin 'Sıkı tutunun' buyurduğu Kur'an ve sünnetten uzaklaşmamızdır. Daha önce ifade ettiğim gibi bizim ne Sünnilik ne de Şiilik diye bir dinimiz vardır; bizim dinimiz İslam'dır. Müslüman olmak, alemlere rahmet olarak gönderilen kutlu Nebi'ye ümmet olmak bize şeref olarak yeter. Allah'a kulluğun dışında bir paye arayan kimse büyük bir gaflet içindedir. Biz üstünlüğün malda, mülkte, ırkta değil; takvada olduğuna inanıyor, böyle iman ediyoruz.”

“Emperyalistlerin bizi bölmesine müsaade etmeyeceğiz

İslam toplumlarını içten içe kemiren fitnelerin ortadan kaldırılmasında, siyasilerle beraber özellikle alimlere çok önemli görevler düştüğünü belirten Erdoğan, “Bunun için öncelikle Allah'ın ipine sımsıkı sarılacak, fitneye düşmeyecek, kardeşliğimize asla halel getirmeyeceğiz. Emperyalistlerin bizi Şii-Sünni, siyah-beyaz, Türk, Kürt, Arap, Farisi diye bölmesine müsaade etmeyeceğiz. Birbirimizi etnik kimliğinden, kabilesinden, ırkından dolayı değil; sadece ve sadece Allah için, Allah'ın rızası için seveceğiz. Günlük siyasi tartışmaların ümmet bilincimizi gölgelemesine, aramızdaki kardeşlik hukukunu zedelemesine asla izin vermeyeceğiz. Unutmayalım ki 'Kainat boşluk kabul etmez.' Hak ve hakikatin geri çekildiği yeri hemen batıl işgal eder” diye konuştu.

Erdoğan, özellikle dini konularda boşluğun sonunun, dünya ve ahirette hüsran olduğunu dile getirerek, “İnsanlar, dini alandaki susuzluklarını, sahih kaynaklardan gideremezlerse DEAŞ, FETÖ, El Şebab, Boko Haram gibi terör örgütlerinin, İslam'a mugayir sapkın yapıların pençesine düşeceklerdir. Bugün sosyal hayatta yüzleştiğimiz pek çok problemin gerisinde İslam'ın doğru bilinmemesi ve doğru anlaşılmaması vardır. Dinimizin cihanşümul ilkeleri ile hayatın gerçeklikleri arasında güçlü ve muhkem bir bağ kurulması bu bakımdan çok mühimdir. Ülkelerimizden başlayarak tüm dünyada sahih İslam anlayışının yayılması ve dinimizin hakiki mesajlarının duyurulması büyük önem arz ediyor. Yeni medya araçlarını kullanarak bu konuda hepimizin gayret sarf etmesi gerekiyor” dedi.

“İslam ve Müslüman karşıtı söylemler, günümüzde Batılı siyasetçilerin başarısızlıklarını örtmek için başvurdukları en kullanışlı aparatlardır”

Müslümanların içinde bulunduğu bu üzücü manzaranın, emperyalistlere ve İslam düşmanlarına cesaret verdiğini ifade eden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

“İslam'ın yükselişinden rahatsız olanlar, bizzat kendilerinin sebep olduğu krizleri öne sürerek, dinimize saldırmaktadır. İslam ve Müslüman karşıtı söylemler, günümüzde Batılı siyasetçilerin başarısızlıklarını örtmek için başvurdukları en kullanışlı aparatlardır. Yakın zamanda gündeme getirilen 'Fransız İslam'ı', 'Avrupa İslam'ı', 'Avusturya İslam'ı' gibi kavramlar, bunun en son örnekleridir. Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un başını çektiği bu tür girişimlerin esas gayesi, İslam'la ve Müslümanlarla hesaplaşmaktır. 'Aşırılıkla mücadele' kisvesi altında terörle mücadeleden ziyade; zulme tepki vermeyen, zalime ses çıkarmayan pasif, pısırık, korkak, iddiasız bir Müslüman vatandaş profili hedefleniyor.”

“Sistemli şekilde yürütülen saldırılar, dinimizin ruhuna asla nüfuz edemeyecektir”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dinin sadece evde yaşandığı, sokakta, iş yerinde, çarşıda, sosyal hayatta dine, dini prensiplere ve dini sembollere müsaade edilmediği İslam karşıtı bir sistemin kurulmak istendiğini vurgulayarak, “Dinin devlet eliyle kontrol edildiği, baskı altına alındığı, çok daha vahimi, biçimlendirilmeye çalışıldığı bu sistemin adı demokrasi değil, totaliterliktir. Hiçbirimizin, hiçbir Müslüman ülkenin böyle bir hadsizliğe rıza göstermesi mümkün değildir. Dışarıdan sistemli şekilde yürütülen saldırılar, içerden bu saldırılara zemin hazırlatan hatalar, dinimizin ruhuna asla nüfuz edemeyecektir” diye konuştu.

Dinin alanını genişletmek veya daraltmak gibi özden uzak girişimler yerine, dinin özünü anlamaya ve idrak etmeye yönelmenin, yeni kapıların açılmasını muhakkak beraberinde getireceğini belirten Erdoğan, “Ümmetin ve yeryüzünün umudu olarak gördüğüm siz değerli alim ve münevverlerimizin bu konuda da öncü bir rol üstleneceğine inanıyorum. Bu düşüncelerle sözlerime son verirken iştirakleriniz için her birinize tekrar teşekkür ediyorum. Rabbim, bizleri Kur'an'ın ve Sünnet-i Seniyye'nin aydınlık yolundan ayırmasın diyor, sizleri bir kez daha selamların en güzeliyle selamlıyorum” dedi.​


https://youtu.be/47Qf5wVHGn4​​