Aziz ve Muhterem Müslümanlar!
Bugün, Zilhicce ayının onuncu günü. Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in buyurduğu üzere, Allah katında günlerin en değerlisi. Bugün, mübarek Kurban Bayramı. İbadet ve taatlerimizle, zikir ve şükrümüzle Rabbimize kulluğumuzu arz ettiğimiz, kurbanlarımızla Allah’a yaklaştığımız mukaddes bir zaman dilimi. Bizleri böylesine kıymetli bir vakte kavuşturan Cenâb-ı Hakk’a sonsuz hamd ve senalar olsun. Bayramları nasıl idrak edeceğimizi öğreten Resûl-i Ekrem Efendimize salat ve selam olsun.
Aziz Kardeşlerim!
Bugün ilk işimiz olan bayram namazımızı eda ettik, biraz sonra da inşallah kurban sevincini yaşayacağız. Allah Resûlü (s.a.s) bir hadisi şeriflerinde kurban ibadetinin faziletiyle ilgili şöyle buyurmaktadır: “Âdemoğlu kurban günü Allah katında kurban kesmekten daha güzel bir amel işlememiştir.” Nitekim Kurban, rızasını kazanmak amacıyla Yüce Rabbimize sunduğumuz kıymetli bir hediyedir. Kurban malımızla ve canımızla O’nun yolunda olduğumuzun en büyük nişanelerinden biridir.
Kıymetli Müslümanlar!
Bayramlar; rahmet ve bereket vakitleridir. Peygamberimize ümmet olma şuuruyla kardeşliğimizi diri tutma anlarıdır. Bayramlar; sevinme ve sevindirme, barış ve huzur zamanlarıdır. Anne babamızın, kardeşlerimizin, akrabalarımızın ve komşularımızın gönlünü ziyadesiyle hoşnut etme günleridir.
Kardeşlerim!
Bayramlar, yardımlaşma ve paylaşmayla güzelleşir. Öyleyse bayram sevincimizi artırmak için kurbanlarımızdan, akraba ve komşularımıza ikram edelim. Yoksul, yetim ve kimsesizlerle paylaşalım. Yüce Rabbimizin şu tavsiyesine uymaya gayret gösterelim: “…Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlıkları belirlenen günlerde kesecekleri zaman üzerlerine Allah’ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin.”
Aziz Müslümanlar!
Bayramlar, kardeşlik ve muhabbet günleridir. O halde, bu nadide günleri fırsat bilerek dargınlıkları ve küskünlükleri sonlandıralım. Peygamber Efendimiz (sas) ‘Bir Müslümanın üç günden fazla, kardeşiyle küs durması helal değildir’ hadisi şerifini aklımızdan çıkarmayalım.
Bayramlar aynı zamanda “sıla-i rahim” yani dost ve akraba ziyareti günleridir. Ancak salgın hastalıkla imtihan edildiğimiz şu günlerde temizlik, maske ve mesafe kurallarına özenle riayet edelim; sevinç günlerimize hüzün günlerine dönüştürmeyelim.
Bu mübarek günlerin hakkını vermek için üzerimize düşen vazifeleri yerine getirelim. Özellikle, Arefe günü sabah namazıyla başladığımız ve bayramın dördüncü günü ikindi namazıyla birlikte sona erecek olan teşrik tekbirlerini unutmayalım.
Aziz Kardeşlerim!
Bugünün bizler için yeri ve önemi daha vardır. Bugün Kıbrıs Türk Barış Harekatının 47. Yıl dönümüdür. Zulmün ve zalimin karşısında adaletin ve mazlumun yanında yer alan aziz milletimizin 20 Temmuz 1974’te yeniden tarih sahnesine çıktığı ve yeni bir destan yazmaya başladığı gündür bugün. Bağımsız, özgür ve hür Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine giden yolun taşlarının döşenmeye başladığı gündür bugün.
‘Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl;
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl!’
Ruhuyla İstiklal mücadelesine başladığımız gündür bugün.
Aziz Müminler!
Kıbrıs tıpkı İstanbul gibi sevgili Peygamberimizin (sas) müjdelediği mübarek topraklardır. Nitekim Resulu Ekrem Efendimiz (sas) Kıbrıs’ın bağrında yatan süt teyzesi Ummu Harâm binti Milhân’ın ziyaret ettiği bir gün öğlen uykusundan gülerek uyanmıştı. Ummu Haram (ra) Peygamberimize (sas) niçin güldüğünü sorunca Allah Resulü Efendimiz (sas) uykusunda ümmetinden fetih maksadıyla Akdeniz’e açılan bazı kimselerin kendisine gösterildiğini onların cennetlik olduğunu buyurmuştur. Bunun üzerine Ummu Haram (ra) kendisinin de onların arasında bulunması için dua etmesini Peygamberimizden istemiş Efendimizde (sas) ona dua etmiştir. İşte Kıbrıs bu müjdeye nail olmak için fetih arzusuyla yanıp tutuşan Hala Sultan ismiyle maruf şu an içinde ibadet ettiğimiz camii ile de Hala Sultan olarak kıyamete kadar anılacak olan Ummu Haram’ın (ra) şehadete kavuştuğu yerdir. Ecdadımızın da bu müjdeye nail olmak için seferden sefere zaferden zafere koştuğu vatandır bizim için Kıbrıs.
Muhterem Müslümanlar!
Üzerinde yaşadığımız bu vatan bir toprak parçasından çok daha fazla anlam ifade etmektedir. Vatan, hür yaşadığımız ve hür yaşamak için her türlü hayasızca akına göğsümüzü siper ettiğimiz yerdir. Vatan uğruna canını, cananını, bütün varını feda edip şehadet şerbeti içenlerin, varlığından vazgeçip gazi olanların bize miras bıraktığı mukaddes bir emanettir. Bu sebepledir ki bizler vatan müdafasını sadece bir toprak parçasını korumaktan ibaret görmeyiz. Bu vatanda yaşayan her ferdin canını, dinini, malını, neslini, şeref ve haysiyetini koruruz. Din, dil ve ırk ayrımı yapmaksızın mazlumların ve mağdurların yanında yer alır. Bize güvenenlerin ümitlerini boşa çıkarmayız. İstiklal ve istikbalimizin sembolü olan şanlı bayrağımıza namahrem eli değmemesi, şehadetleri dinin temeli olan ezanlarımızın dinmemesi için her türlü fedakarlığı göğüsleriz. ‘Ey şehit oğlu şehit isteme benden makber, sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber’ müjdesine nail olmak için şehitliğe koşarak giden bir milletiz biz.
Aziz kardeşlerim!
Bizler iki devlet tek millet olarak aynı kaderi paylaşan aynı yola baş koyan kardeşleriz. Sadece kan bağıyla değil iman bağıyla da gönüllerimizi birbirimize kenetlemişiz. Merhamet, muhabbet ve şefkatle bir vücut gibiyiz. Nasıl ki vücudumuzun bir yeri ağrıdığında diğer uzuvlar bu ağrıya iştirak ederse işte bizlerde böyleyiz. Kendimiz için istediğimiz hayırlı şeyleri kardeşlerimiz içinde isteriz. Bu sebepledir ki sizler ne kadar huzurlu ve mutlu iseniz bizlerde o kadar huzurlu ve mutluyuz. Sizi üzen bizi üzer. Derdiniz derdimiz, acınız acımız, sıkıntınız sıkıntımızdır. Bu vesileyle Cenab-ı Hak’tan bizi birbirimizden ayırmamasını, istiklal ve istikbalimizi, hürriyetle bağımsızlığımızı, huzur ve mutluluğumuzu daim eylemesini niyaz ediyorum. Bedir’den Malazgirt’e, İstanbul’un fethinden Çanakkale’ye, Kurtuluş savaşından Kıbrıs Barış Harekatına ve 15 Temmuz’dan bugüne kadar dini devlet, mülkü millet yolunda canını seve seve feda eden aziz şehitlerimize ve daru bekaya irtihal eden kahraman gazilerimize yüce Rabbimden rahmet hayatta olanlara sağlık, huzur ve afiyet diliyorum.
Hutbemi bitirirken siz kıymetli cemaatimizin, aziz milletimizin ve ümmet-i Muhammed’in Kurban Bayramını tebrik ediyorum. Rabbimizin selamı, rahmeti, mağfireti ve bereketi üzerimize olsun. Bayramımız mübarek olsun.