Paylaş Facebook Facebook Facebook Facebook Facebook
25.02.2022

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Pakistan devlet televizyonu PTV’ye konuk oldu. 24 Şubat 2022 Perşembe

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Pakistan devlet televizyonu PTV’ye konuk oldu.

​Pakistan devlet televizyonu PTV’ye konuk olan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, dört gün süren Pakistan izlenimlerini seyirciyle paylaştı. Türkiye ve Pakistan arasındaki dostluk bağlarına değinen Başkan Erbaş, İslamofobi konusunda da önemli açıklamalarda bulundu.

Programda, dört günlük Pakistan izlenimlerini paylaşan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Pakistan’a yapmış olduğu ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, Pakistan’ın Türk halkının nezdinde ayrı bir yeri olduğunu kaydetti.

Türkiye ve Pakistan arasındaki dostluk ve kardeşlik bağlarının derinliğine işaret eden Başkan Erbaş, iki ülke arasındaki din eğitimi ve din hizmetleri alanlarında işbirliğini daha da güçlendirmek adına yapılacak anlaşmalara değindi.

Pakistan halkının, Türkiye’nin zor zamanlarında hep yanında olduğunu hatırlatan Başkan Erbaş, “Biz çocukluğumuzdan itibaren, Kurtuluş Savaşımızda, Çanakkale’de, Pakistanlı kardeşlerimizin ecdadımız için nasıl yardımlarda bulunduğunu biliyoruz. Allâme Muhammed İkbal’in Lahor meydanında insanları toplayıp da Türkiye’ye o zor zamanlarda yardım edilmesi gerektiği ile ilgili bu rivayetleri hep dinleyerek büyüdük.” dedi.

Pakistan’daki temaslarının önemini vurgulayan Başkan Erbaş, “Lahor’da yapmış olduğumuz ziyaretler, Lahor’da Badşahi Camii’nde namaz kılmamız, orada hutbe okumuş olmak, sonra İslam Araştırmaları Enstitüsü’nde yapmış olduğumuz ‘Mevlana Celaleddin Rumi ve Allâme Muhammed İkbal’ konferansı, İslamabad’da Uluslararası İslam Üniversitesinde yapmış olduğumuz ‘İslamofobi’ konferansı, bütün bunlar bizim Pakistan ziyaretimizin ne kadar önemli olduğunu ortaya koydu.” diye konuştu.

“Eğitim için Türkiye’ye gelin”

Eğitimin öneminin altını çizen Başkan Erbaş, farklı alanlarda iyi uzmanlar yetiştirmek gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi:

“Benim arzum şudur ki, Pakistanlı öğrencilerimiz, genç kardeşlerimiz eğer yurt dışında bir yerde okumak istiyorlarsa Türkiye onlar için gerçekten çok uygun bir ülkedir. İstanbul’da, Ankara’da, Konya’da, İzmir’de ve diğer her ilimizde üniversitelerimiz var. Ben Pakistan’dan daha fazla öğrencinin Türkiye’ye gelip okumasını arzu ederim. Aynı şekilde, Türkiye’den de arzu eden öğrencilerin buraya gelmesi, iki ülke arasındaki işbirliğinin daha da gelişmesine vesile olur.”

Din eğitimi ve din hizmetleri alanındaki işbirliğine değinen Başkan Erbaş, Pakistan temaslarında bu konularda tecrübe paylaşımını daha iyi hale getirmenin müzakerelerini yaptıklarını kaydetti.

Türkiye ve Pakistan arasındaki sıcak ilişkilere değinen Başkan Erbaş, iki ülke arasındaki benzerlikleri hatırlatarak, “Pakistan’dan Türkiye’ye gelen gençlerimizin çok kısa zamanda Türkçe öğrenerek eğitim hayatına Türkçe devam ettiklerini biliyorum.” ifadesini kullandı.

“Diyanet İşleri Başkanlığımız, Türkiye’nin her yerinde”

Başkan Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kurumsal yapısı ve çalışmaları hakkında bilgi vererek, şunları söyledi:

“Diyanet İşleri Başkanlığı, Türkiye’nin her yerinde olan tek kurumdur ve sistematik bir teşkilatımız var. Şehirlerinden ilçelere, kasabalara, köylere varıncaya kadar her caminin imamı Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlıdır. Türkiye’nin 81 vilayetinde 922 ilçesinde Diyanet İşleri Başkanlığı’nın müftülükleri vardır. Türkiye’de 90 bine yakın cami ve bin 3 müftülüğümüz vardır. 150 bine yakın da personelimiz var. Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde imam, müezzin, vaiz ve bütün bu hizmetleri murakabe eden murakıplarımız ve müfettişlerimiz var. Bu, ülkemizde birliğin, beraberliğin, vahdetin sağlanması için çok önemli bir avantajdır, fırsattır. Cuma günü 90 bin camide aynı konudaki bir hutbeyi okutabiliyoruz. Hatta bu hutbeleri İngilizce, Fransızca, Almanca, Rusça, Çince, İspanyolca gibi dillere de tercüme edip internet sitesine yüklüyoruz. Bütün dünya hutbelerimizden istifade edebiliyor. Yurt dışında da 120 kadar ülkede 2 bin 500 kadar personelimiz var.”

İmam hatip liselerin faydalarından söz eden Başkan Erbaş, “Hem Kur’an-ı Kerim öğreniyor, Arapça, fıkıh, kelam, hadis, siyer, bütün İslami ilimleri öğreniyor, diğer taraftan matematik, fizik, kimya, biyoloji, sosyoloji, psikoloji ve felsefe gibi bütün sosyal bilimleri ve fen bilimlerini de öğrenmiş oluyor. O çocukların aileleri de bundan çok mutlu oluyor, şunu özellikle ifade ediyorlar, bizim çocuğumuz okula gidiyor, hem dinini öğreniyor hem dünyasını öğreniyor.” şeklinde konuştu.

“İslam, korkulan bir din değil; Müslüman da korkulan bir kimse değildir”

İslamofobi konusuna da değinen Başkan Erbaş, “İslamofobi kavramı bir projedir, bir İslam karşıtlığıdır ve Anti-İslamizmdir. İslamofobi, korkulan İslam demektir, İslam korkusu demektir. Ancak İslam korkulan bir din değildir. Müslüman da korkulan bir kimse değildir. Çünkü İslam anlam manasıyla barış anlamına gelmektedir.” dedi.

“Hiçbir Müslüman, şiddete bulaşmış örgütlere destek vermez”

Başkan Erbaş, İslamofobi kavramını oluşturan İslam düşmanlarının destekleriyle kurulmuş bazı terör örgütleri üzerinden İslam’ı ve Müslümanları korkulacak biriymiş gibi gösterme çalıştıklarını ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti:

“Hiçbir Müslüman, şiddete bulaşmış örgütlere destek vermez. O şiddete bulaşmış örgütlere destek veren kimselerin, ülkelerin biz kimler olduğunu çok iyi biliyoruz. Müslümanlara İslamofobi kavramı ile adeta hakaret edenler, şiddete bulaşmış o örgütlere en büyük desteği veren kimselerdir. O örgütlerin ellerindeki en gelişmiş o silahları kim veriyor? Vekalet savaşını onlara kim yaptırıyor? Biz Müslümanlar olarak şu an yapacağımız şey, bu gerçekleri, bu hakikati her yerde anlatmak, Müslümanların birliğini beraberliğini sağlamak, şiddetten uzak, aşırılıklardan uzak, hurafelerden uzak bir din eğitimi ile gençlerimizi yetiştirmek bu problemi çözecektir.”

“İslamofobi yok, Anti-İslamizm var”

Bugün dünyada Müslümanların şiddet kullanan değil şiddete uğrayan kesim olduğuna dikkat çeken Başkan Erbaş, “İşte bugün Hindistan’da, Myanmar’da kim şiddete uğruyor kim şiddet kullanıyor? İslamofobi yok, Anti-İslamizm var. Çünkü korkutan onlar, zulmeden onlar, mazlum olan Müslümanlar.” açıklamasında bulundu.